İşkence ve cinsel istismar vakalarıyla bilinen İsrail’in Sde Teiman Gözaltı Merkezi’nde görevli bir yedek asker, tanıklığını anlattı.
İsrail ordusunun Filistinlilere yönelik insan hakları ihlallerini ortaya çıkaran Sessizliği Kırmak (Breaking the Silence) adlı sivil toplum kuruluşu, ismi verilmeyen askerin gözaltı merkezinde karşılaştığı olayları rapor etti.
Yedek asker, kendisine Filistinli esirleri dövmesi gerektiğinin söylendiğini belirtirken, işlenen zulümlerin gizli kalması için fotoğraf çekmemesinin istendiğini ifade etti.
İsrailli asker şunları anlattı:
“Yedek askerlik görevim sırasında Sde Teiman’daydım. Ortalıkta mekana ilişkin bir tür gizem vardı. Bana fotoğraf çekmememi söylüyorlardı. Sde Teiman’a gitmeden önce onlar (askerler) bana onları (tutukluları) dövmem, kötü bir koku ve sert manzaralara hazırlıklı olmam gerektiğini söyledi. (Gözaltı merkezinin içindeki hastanenin) deney laboratuvarı gibi olduğunu duydum.”
“AHIR DİYE TANIMLIYORLARDI”
Merkezde iki hücreli bir yerde nöbet tuttuğunu, hücrelerin büyük olduğunu ve askerlerin buralara “ahır” dediğini aktaran İsrailli asker, şöyle devam etti:
“Hücrelerin birinde 70, diğerinde 100 kişi vardı. İneklerin bulunduğu ahırlar gibi kapalı bir mekanda çok ince şilteler üzerinde sıralar halinde oturuyorlardı ve ışıklar her zaman açıktı. Herkesin gözleri bağlı ve ellerinde plastik kelepçeler vardı. İlk iki sırada tutukluların uzanmasına izin verilirken, diğer tutuklular bağdaş kurarak oturuyorlardı. Sabah oraya vardım ve onları bu şekilde gördüm; 16 ila 60 yaş arası erkekler, hepsi birbirinin aynı gri eşofmanlarla oturuyordu.”
Merkezde daha fazla hücre olup olmadığı sorusuna İsrailli asker, “Evet, yaşlılar ve tekerlekli sandalyeli amputeler için ahırlar da var” yanıtını verdi.
“IŞIKLAR ASLA KAPANMIYORDU”
İsrailli asker, her tarafı dikenli teller ve duvarlarla çevrili olduğunu söylediği Sde Teiman’da, “iki portatif tuvalet ve bir el yıkama alanı bulunduğunu, tutukluların haftada bir kez duş almasına izin verildiğini” aktardı.
Geceleri asla ışıkların kapanmadığını aktaran İsrailli asker, “kalabalığı kontrol altına almak için yelekleri, miğferleri, içinde silah bulunan bir kutuları ve bir isyan çıkması durumunda her türlü ses bombası ve göz yaşartıcı gazlarının bulunduğunu” aktardı.
“BAĞDAŞ KURUP DİK OTURMAK ZORUNDAYDILAR”
Güvenliği sağlamaktan uzak bir şekilde görevlerinin, alıkonulan Filistinlilerin birbirleriyle konuşmamalarını ve doğru oturduklarını kontrol etmek olduğunu kaydeden asker, “Bütün gün bağdaş kurup dik oturmak zorundaydılar. Bazen bazıları öne ya da arkaya doğru eğiliyordu. Buna izin yoktu. Gözleri bağlıydı ve göz bağının altından bakmaları yasaktı. Kuralları ihlal etmeleri halinde onları cezalandırmamıza izin veriliyordu” ifadelerini kullandı.
İsrailli asker, kendilerine verilen talimatlara ilişkin de “Bize hareket özgürlüğü verdiler. Bu aslında askerin kim olduğuna bağlıydı. Bazıları (tutukluların haklarını ihlal etme konusunda) daha proaktifti, bazıları değildi” dedi.